bedbaht

bedbaht
1. بئيس [بَئِيس]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
2. بائس [بائِس]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
3. ترح [تَرِح]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
4. تعس [تَعِس]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
5. جريض [جَرِيض]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
6. حزن [حَزِن]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
7. حزنان [حَزْنَان]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
8. حزين [حَزين]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
9. شقي [شَقِيّ]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
10. غام [غامّ]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
11. كئيب [كَئِيب]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
12. كاسف [كاسِف]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
13. كامد [كامِد]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
14. متعوس [مَتْعُوس]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
15. محزن [مُحْزِن]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
16. محزون [مَحْزُون]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
17. مكروب [مَكْرُوب]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
18. مهموم [مَهْمُوم]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz
19. موحش [مُوحِش]
Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz

Türkçe-Arapça Sözlük. 2015.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Look at other dictionaries:

  • bedbaht — sf., Far. bed + baḫt Mutsuz, bahtsız, talihsiz Kocasının akşamcılığından manen ve maddeten bedbahttı. Y. K. Beyatlı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bedbaht etmek bedbaht olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bedbaht — (F.) [ ﺖﺨﺑﺪﺑ ] tahilsiz. ♦ bedbaht etmek mutsuz etmek …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • bedbaht etmek — üzmek Beni böyle olmayacak hayallere düşürerek büsbütün bedbaht etmeyiniz. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bedbaht olmak — üzülmek Bunları yener, bahtiyar yahut bunlara yenilir, bedbaht olurlar. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • BEDBAHT — f. Bahtsız, talihsiz, bahtı kara …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • байбак — степной сурок, ленивец , вост. русск., бабак, южн. (Даль); диал. байбаки – насмешливое прозвище карел, олонецк. (Кулик.); ср. польск. bajbak лентяй . Считается заимств. из караим.: (тракайский диал.) baidbaχ, караимск. (луцк. диал.) baibaχ плохой …   Этимологический словарь русского языка Макса Фасмера

  • baht — is., Far. baḫt 1) Olacakların, kaçınılmaz olduğunu belirleyen ilahî iradenin insan için veya bir toplum için çizdiği hayat tarzı, kader, talih 2) Şans Ben Atatürk ü birkaç defa görmek bahtına erenlerdenim. H. Taner Birleşik Sözler bahtı açık… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bed — sf., esk., Far. bed Kötü, çirkin, tuhaf Birleşik Sözler bedbaht beddua bednam …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dökmek — i, er 1) Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek. S. F. Abasıyanık 2) Belli bir yere boşaltmak Sigara tablasını dökmek. 3) Akıtmak, düşürmek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ebeveyn — is., esk., Ar. ebeveyn Anne ve baba Ebeveynim çok bedbaht insanlardı. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mutsuz — sf. Mutlu olmayan, bedbaht …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”